Florya’da yeni patron artık Bülent Korkmaz. Galatasaray Kulübü ve kendisi boş mukaveleye imza atıldığını gururla açıkladı. Bir çok taraftara göre de bu durum gerçekten “Büyük Kaptan” dan beklenen bir hareket. "Kimse Galatasaray’dan büyük değildir" diyor Bülent ama büyüklüğü kendisinden bekliyor; hem yönetim hem de taraftar. İlk defa da şahit olmuyoruz bu tür mukavelelere. Kaptan Rıza, Ertuğrul Sağlam’da buna benzer mukavelelerle efsaneleştikleri kulüplere gelmişler ve tazminatsız kovulmuşlardı.
Bülent sadece Galatasaray’a değil Türkiye’ye de “cuk” diye oturan bir teknik adam. Futbolculuğu da böyleydi. Arka adalesi çektiği için maçı bırakan Brezilyalılarla, çıkmış omzu ile uzatmaları tamamlamaya çalışan Bülent’i nasıl aynı karede düşünemiyorsam, sözleşmelerine öncelikle tazminat maddesi ekleten yabancı antrenörlerle de aynı mantalitede olmasını beklemiyorum. Bazıları için erdemli bir davranış gibi görünse de benim bu konudaki fikrim bu tür mukavelelerin antrenörlük mesleğine ihanettir. Özellikle de Türk antrenörleri için kayıptır. Bu saatten sonra bir kulübün sembol oyuncusu o kulübe hoca olmak için oturup yönetimle şartları konuşacaksa, o noktada sadece kulübe bağlılığı sorgulanacaktır. Sanırım Türk olmak böyle bir şey. Bu fedakarlığı için alkış tutanlar Bülent Korkmaz’ın kovulduğu gün acaba Florya’daki eşyalarını taşımaya yardım ederler mi? Kovulacağını nereden mi biliyorum? Bu ülkede efsanelerin hepsi kovuldu. Fatih Terim, Oğuz Çetin, Rıdvan Dilmen, Rıza Çalımbay, Ertuğrul Sağlam, Şenol Güneş vs. vs. Galatasaray yönetimi dereyi geçerken bu kadar iyi at değiştirebilirdi. Bülent Korkmaz transferiyle taraftarın gönlü kazanıldı. Çok düşük bir maliyetle hoca işi çözüldü. Yönetim canı istediği zaman gönderebileceği, arada soyunma odasına inip takıma fırça atabileceği biri ile çalışıyor artık. Bu Galatasaray’ın değil Türk futbolunun gerçeğidir. Bu gerçek yüzünden Avrupa’ya futbolcu hatta hakem bile (!) ihraç edebiliriz ama Fatih Terim’in Floransa hikayelerine yenisini asla ekleyemeyiz.
Bülent sadece Galatasaray’a değil Türkiye’ye de “cuk” diye oturan bir teknik adam. Futbolculuğu da böyleydi. Arka adalesi çektiği için maçı bırakan Brezilyalılarla, çıkmış omzu ile uzatmaları tamamlamaya çalışan Bülent’i nasıl aynı karede düşünemiyorsam, sözleşmelerine öncelikle tazminat maddesi ekleten yabancı antrenörlerle de aynı mantalitede olmasını beklemiyorum. Bazıları için erdemli bir davranış gibi görünse de benim bu konudaki fikrim bu tür mukavelelerin antrenörlük mesleğine ihanettir. Özellikle de Türk antrenörleri için kayıptır. Bu saatten sonra bir kulübün sembol oyuncusu o kulübe hoca olmak için oturup yönetimle şartları konuşacaksa, o noktada sadece kulübe bağlılığı sorgulanacaktır. Sanırım Türk olmak böyle bir şey. Bu fedakarlığı için alkış tutanlar Bülent Korkmaz’ın kovulduğu gün acaba Florya’daki eşyalarını taşımaya yardım ederler mi? Kovulacağını nereden mi biliyorum? Bu ülkede efsanelerin hepsi kovuldu. Fatih Terim, Oğuz Çetin, Rıdvan Dilmen, Rıza Çalımbay, Ertuğrul Sağlam, Şenol Güneş vs. vs. Galatasaray yönetimi dereyi geçerken bu kadar iyi at değiştirebilirdi. Bülent Korkmaz transferiyle taraftarın gönlü kazanıldı. Çok düşük bir maliyetle hoca işi çözüldü. Yönetim canı istediği zaman gönderebileceği, arada soyunma odasına inip takıma fırça atabileceği biri ile çalışıyor artık. Bu Galatasaray’ın değil Türk futbolunun gerçeğidir. Bu gerçek yüzünden Avrupa’ya futbolcu hatta hakem bile (!) ihraç edebiliriz ama Fatih Terim’in Floransa hikayelerine yenisini asla ekleyemeyiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder