20 Ekim 2008 Pazartesi

Lütfen Susalım

Çok değil bir kaç ay önceydi. Avrupa Şampiyonasındaki Çek(edit:Hırvat) maçında herşey bitti dediğimiz anda Semih'in 90+ bilmem kaçta gelen golüyle kendimizden geçmiştik. Aynı Semih bu kez geçtiğimiz cumartesi akşamı benzer golü Kocaeli ağlarına bıraktığında bir çoğunun gözü maç saatine takılmıştı. Maç çoktan bitmeliydi. Fenerbahçe'ye yine kıyak yapılmıştı kimilerine göre. Oysa bu takım geçen sezon Ankaraspor maçında verilen 4 dakika uzatmanın 5. dakikasında (!) gol yemiş ve şampiyonluğu orada bırakmıştı. Aynı Ankaraspor bu hafta yine uzatma dakikalarının sonunda attığı golle Kayserispor'u yenmeyi başardı. Ama golün uzatmanın kaçıncı dakikasında atıldığı kimsenin umrunda değildi. Çünkü bu bir Fenerbahçe golü değildi. Kimseden tarafsız olmasını beklemiyorum. Sonuçta hepimiz bir tarafız. Ama bazı şeyleri eleştirirken hafızamızı da tazelememizde fayda var diye düşünüyorum. Olaylara salt bir takıma kıyakçılık gözüyle bakacak olursak Lincoln'ün korner direği ile yaptığı dansa kayıtsız kalan ve onu ikinci sarıdan oyundan atmayan maçın hakemini açıklamakta zorlanırız. Neyseki Lincoln bir kaç dakika sonra topu elle oynayınca kendini yaksa da maçın hakemini kurtarmış oldu. Anelka'nın iki sezon önce Konya maçında kaleciye faul yaparak attığı golü bir sene boyunca konuşmuş, nasıl göremez bunu diye veryansın etmiştik hakeme. Demek ki futbolun doğasında böyle hakem hataları var. Birilerinin şampiyonluğunun masa başında belirlendiği, birilerinin ise önünün kesildiği komplo teorileri için henüz çok erken. O yüzden şimdi lütfen susalım.

Hiç yorum yok: