17 Mart 2008 Pazartesi

FUTBOLU YAŞAMAK...

Futbolu nasıl seversiniz? Rahat koltuğunuzda kahvenizi içerken televizyondan izlemeyi mi? Yoksa kaşkolunuz boynunuzda tribündeki yerinizi alıp tezahüratlar yaparak izlemeyi mi? Mutlaka ikisininde kendince değişik hazları vardır. Ama ne televizyondan ne de tribünden izlemek sahanın içinde olmaktan daha büyük bir keyif vermiyor insana. Hele o takım, yöneticisi olduğunuz, haftanın 5 gününü o çocuklarla geçirdiğiniz bir takımın maçıysa bu keyif daha da katlanmakta.
Yine öyle bir pazar günüydü. İzmir 2.Amatör Küme 5. grupta mücadele eden Maliyespor'un grup lideri Damlacıkspor (Rahmetli Metin Oktay'ın futbola başladığı kulüptür.) ile oynadığı maçtaydım. Liderle oynuyorduk ve aramızda 3 puan vardı. Kazanmamız halinde yeni lider biz olacaktık ilk yarının bitimine 2 hafta kala.
90 dakikası büyük bir çekişme içerisinde geçen karşılaşmayı 1-0 kazanıp liderlik koltuğuna biz oturduk. Maç sonrasında 90 dakika koşmuşcasına bir yorgunluk vardı üzerimde. Bağırmaktan iyice kısılan sesimle maç sonrası zafer şarkıları söyledik takımla.
Futbol oynarken de, izlerken de, yöneticiyken de ayrı bir keyif ama en zoru yönetici olmak sanırım. Haftaya maçımız cumartesi günü Buca Belediye Tesislerinde tüm dostları bekliyorum.

Hiç yorum yok: