27 Aralık 2008 Cumartesi

Devre Arası

Sevgili Dostlar,
İki buçuk, üç aydır ite kaka yazmaya çalışıyordum. Sağolsun Fırat olmasa blog belki de kapanacaktı. Kafayı toplayıp yeniden futboldan keyif almak ve futbol üzerine yazabilmek için bir tatile ihtiyacım vardı. İşte şimdi bu hakkımı kullanmak istiyorum. Bu defa biraz uzaklara gidiyorum. Blog Fırat'a emanet diye yazmıyorum bile.
Bu sene tekrar görüşemeyeceğiz. Şimdiden tüm dostların yeni yılını kutluyorum. Acıların, ayrılıkların, ölümlerin olmadığı bir yıl dilemek gibi kabul olmayacağını bildiğim bir dilek dilemektense, yeni yılda herkes için keyifli anların daha çok olduğu bir yıl dilemek istiyorum. Bol gollü karşılaşmalar, sarılarak izlenen maçlar ve sevinç gözyaşları diliyorum hepiniz için. Hoşçakalın. Görüşmek dileğiyle...

23 Aralık 2008 Salı

Hava Durumu


Turkcell Süper liginin ilk yarısı bir maç erken de olsa sona erdi. 51 yıllık lig tarihimizde Sivasspor bir ilki daha gerçekleştirdi. 4 büyükler dışında iki sezon üst üste ilk yarıyı lider tamamlayan ilk Anadolu takımı oldular. Bu durumun ortaya çıkmasında ilk yarının son maçı olan Galatasaray maçını ikinci devrede oynayacak olmalarının yanı sıra, ilk yarıda Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray'ın cömertçe harcadığı puanların da etkisi olduğunu düşünüyorum. Haksızlıkta etmeyelim; Sivasspor'un bu sezonki dört büyüklerle oynadığı maçlardan çıkardığı puanlar geçen sezondakinden çok daha iyi. (Fenerbahçe'yi yenip, Beşiktaş ve Trabzonspor'la deplasmanda berabere kaldılar) Sonuçlar böyle olunca da 4 beraberlik ve 2 mağlubiyet almalarına rağmen ligin ilk yarısını lider bitirmeyi yine başardılar. İkinci yarı performanslarını herkes gibi bende merak ediyorum. Bu defa mutlu son olur mu? Yoksa geçen sezonun tekrarını mı izleriz bilemiyorum. Konuyla ilgili bir arkadaşımın ilginç tespitini yazmak istiyorum.
"Sivas'ta mevsim; Kışları lider ve soğuk, yazları dördüncü ve ılık"
Teşekkürler Hüseyin.

22 Aralık 2008 Pazartesi

Tribün Manzaraları

16. haftada oynana İ.B.B. - Kocaelispor maçından bir fotoğraf.
"Merdivenler tıklım tıklım dolu sayın seyirciler. Koltuklarda ise büyük ölçüde boşluklar göze çarpıyor."

16 Aralık 2008 Salı

Hepimize Kapak Olsun

Turkcell Süper Ligi'nin noel tatili nedeniyle erken devre arasına girmesine bir hafta kala Lugano ve Edu'nun Antalyaspor maçında sarı kart görerek cezalı duruma düşmeleri hepimizin aklına (istisnalar olduğunu sanmıyorum) tatile erken gitmek için görülmüş kartlar düşüncesini getirdi. Ne de olsa bundan önceki yıllarda bir çok yabancı oyuncunun başvurduğu bir yöntemdi bu. Ancak Fenerbahçe resmi sitesinde bugün yayımlanan Lugano haberinde gerçeklerin hiçte düşündüğümüz gibi olmadığını biraz da utanarak okuduk. Lugano'nun açıklaması şöyle;
"Ben zaten Noeli burada geçirmek zorundayım. Çünkü eşim hamile ve çok yakında doğum yapacak. Bu nedenle hiçbir yere hareket edemiyoruz. Zaten Noel tatilini eşim ve çocuklarımla birlikte Türkiye'de geçireceğim. Niye ben kasıtlı olarak kart göreyim? Bu konu beni de çok rahatsız eden bir konu. Çünkü ben oynadığım tüm maçlarda adeta maçı yaşıyorum. Kendimi inanılmaz derecede yaptığım işe motive ediyorum. Bu sırada oyundan başka hiçbir şeyi düşünmüyorum. Maç içinde böyle hesaplar yapacak vaktim bile yok. Eksik ve yanlış bilgilerle yapılan bu yanlış haberleri üzüntüyle karşılıyorum"
Ne diyelim hepimize mutlu noeller!

15 Aralık 2008 Pazartesi

Futbol aşkına tutulan günlükler

"Söz konusu futbol olduğunda herkesin söyleceyeceği bir sözü var. Bunun da en kolay yolu blog, bir diğer adıyla web günlüğü açmak." diye başlıyor Enver Özüyener'in Taraf gazetesinde yayımlanan 20 Kasım 2008 tarihli yazısı. Reklam yazarlığı yapan spor tutkunu Utku Yasavul'un, iki yıllık bir süreyi kapsayan ‘Futbol Blogları’ adlı akademik bir incelemesinin konu edildiği yazıda bloglar üzerine yapılmış ilginç tespitler var.
Bir yıla yakın bir zamandır tuttuğumuz web günlüğümüzün adı, ilk beş blog ve diğerleri içinde geçmese de araştırmanın "blog oluşturmaya ilginç bir isim bularak başlayın" kısmında ismimizin geçmesi, bloga isim aradığımız dönemlerde verdiğimiz emeğin boşa gitmediğinin bir göstergesi olmuş oldu. Blog meraklılarına, kendi blogunu oluşturmak isteyenler için yazının tamamı alttaki linkte.

2 Aralık 2008 Salı

Hayır Böyle Olur (!)

Kaldır göğüs reklamını giy altına siyah uzun etek. Al sana sahne kıyafeti.

20 Mayıs 2009 İstanbul

20 Mayıs 2009 tarihinde Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı'nda oynanacak UEFA Kupası finalinin logo ve bilet tasarımı tanıtıldı. Önceleri Galatasaray ve Beşiktaş'ın bu finali oynama arzularına, elenen Beşiktaş'ın yerine Uefa umudunu sürdüren Fenerbahçe eklendi. Finali kim oynar bilinmez ama şehir ve özellikle tarih bana fazlasıyla davetkar geldi. Umarım güzel bir İstanbul akşamında orda olurum. Ayrıca harika bir logo tasarımı olmuş.

1 Aralık 2008 Pazartesi

Ne Kemiği?

Selçuk Şahin. Galatasaray derbisinden sonra Beşiktaş derbisini de boş geçmeyerek yükselen performansını golle taçlandırdı. Yılların günah keçisidir Fenerbahçe'de. Yıllardır da severim bilen bilir. Sevdim mi de vazgeçmem bunu da bilmeyenler bilsin. Selçuk sevdam yüzünden blog kapatmışlığım vardır Fırat'tan sorabilirsiniz. Hazır Fırat'ı bulmuşken Galatasaray maçındaki Selçuk'un golü için "kaval kemiği ile vurdu" yorumu yapmıştı. Fıratçım bu defa ne kemiğiyle vurdu acaba?

İstanbul'da Olmak yada Olmamak

Fenerbahçe'li olup ta totem yapmayan kaç kişi vardır acaba. Aynı formayla, aynı koltukta, aynı arkadaşıyla maç seyretmekten tutun da, yıkamadan giyilen çoraplara, hatta maçı izlememeye kadar varan totemlerimiz vardır. İnsan bir kez işe yaradığına inanmasın artık vazgeçmek sigarayı bırakmak gibidir.
Önceleri farketmediğim ama daha sonra durup düşündüğümde "evet yaa" dediğim benim totemim de "İstanbul'da olmak" sanırım. Daha önce stadta izlediğim bir Uefa maçı, Trabzonspor, İstanbul BŞB ve Galatasaray maçlarında kazanan takım, bu defa stadta olmasamda İstanbul'da olmamdan mıdır :) yine kazandı Beşiktaş maçını.
İstanbul'da olup maça gitmemek, sevgiliyi görememek gibi birşey aslında biz İzmirliler için. Ama bu kez içimden gelmedi. Belki de gerçek sevgiliyi görmek dünyaya bedeldi. Malumunuz bu aralar futboldan çok aşk üzerine yazmak daha hoşuma gidiyor ama sizlere de haksızlık etmek istemiyorum. Son maç değil ya bu yine düşülür yollara, yine gidilir İstanbul'a. Yine kavuşur sevenler, yine yaşanır bu aşk...