Mehmet Aurello: Tartışmayacağım bile. Ne oynadığı milli takıma ne kattığı ortada. Kazım Kanat dışında herkesin şapka çıkardığı bu oyuncu her oynadığı maç öncesinde de İstiklal Marşı'mızı söyleyerek belkide ayağa bile kalkmam diyenlere gönderme yaptı. Marco gösterdiği performansla da en büyük derdi yine Fenerbahçe kulübünün başına açtı. Bu günlerde Villareal'e gideceği haberleri yöneticileri bir hayli huzursuz etmiş görünüyor.
Semih Şentürk: Nöbetçi golcü benzetmesi sadece Turkcell Süper Ligi ile sınırlı kalır zannediyorduk. Ama önce Şampiyonlar Ligi'nde daha sonra da Euro2008'de de bu geleneği sürdürdü. Bu durum öyle benliğine işlemiş ki ilkonbir oynadığı maçlarda bile gollerini son dakikalarda atmaya özen gösterdi. İlk katıldığı Avrupa şampiyonasında 3 gol atarak hem fiyatını katladı hem de Kezman'dan dertli Fenerbahçe'lilerin yüreğine su serpti. Gündemdeki Güiza transferinden sonra Kezman,Güiza ikilisinin yedeği kalır mı sorusuna yine de kimse kesin hayır diyemiyor olması da garip gelmiyor değil insana. Bu durumdan sıkılıp kendisine iyi bir teklifte bulunacağı söylenen Fierontina'ya giderse şaşırmayın derim.
Volkan Demirel: Belkide en iyisi olabileceği turnuvada en büyük hayal kırıklığımız oldu. Performansı ile ilgili değil tabiki hayal kırıklığının nedeni. Türkiye'den kalma alışkanlıklarını Avrupa'ya taşımaya kalkınca Çek maçındaki hatasını çeyrek ve yarı finalde oynayamayarak fazlasıyla çekti. Şu haliyle bile Avrupa'da oynayabilecek kapasitede olduğuna inandığım Volkan, iyi bir performans gösterebileceği çeyrek ve yarı final maçlarını oynayabilseydi belki turnuvanın en iyi kalecisi seçilmeyebilirdi ama adını Casillas ve Buffon'un yanına çok rahat yazdırabilirdi. Yine de İsviçre ve Çek Cumhuriyeti maçlarındaki performansıyla alkışı fazlasıyla haketti.
























