29 Ağustos 2008 Cuma
TATANGALAR
OYNAYAMAM YERİM DAR
UEFA 1.Tur Kuraları
Milan - FC Zurich
Timisora - FK Partizan
St. Patrick - Hertha Berlin
BanikOstrava - Spartak Moskva
Metaltist Kharkhiv(Ukrayna) - Beşiktaş
Grup 2
Portsmouth - Vitoria SC
Kayserispor - Paris Saint-Germain(Fransa)
Sevilla - Salzburg
Wolfsburg - Rapid Bucuresti
Sampdoria - Kaunas
Grup 3
Maritimo - Valencia
Dinamo Zagreb - Sparta Prag
Manchester City - AC Omonia
Young Boys - Club Brugge
Nancy - Motherwell
Grup 4
Everton FC - Standard Liege
Napoli - Benfica
AC Bellinzona(İsviçre) - Galatasaray
NEC - Dinamo Bucuresti
Racing Santander - FC Honka Espoo
Son Transferler
HADDİNİ BİLMEK
28 Ağustos 2008 Perşembe
Günün Sözü
Show must go on
Şampiyonlar Ligi
Fenerbahçe-Partizan:2-2 2-1
Borisov-L.Sofya: 1-0 1-1
Kaunas-Aalborg: 0-2 0-2
D.Kiev-S.Moskova: 4-1 4-1
Basel-Guimaraes: 0-0 2-1
A.Madrid-Schalke: 0-1 4-0
D.Zagreb-Shakhtar: 0-2 1-3
Marsilya-Brann: 1-0 2-1
Olympiakos-Anorthosis: 0-3 1-0
Slavia Prag-Fiorentina: 0-2 0-0
Arsenal-Twente: 2-0 4-0
Liverpool-Standard: 0-0 1-0 (Uzatmada)
Şampiyonlar Ligi’nde grupların belirleneceği kura çekimi Monaco’da, Türkiye saatiyle 19.00’da yapılacak. Kuralara dört torbadan toplam 32 takım katılacak. İşte takımlar ve gruplar:
27 Ağustos 2008 Çarşamba
Sigara Sağlığa Zararlıdır.Baş Ağrısı Yapar.
Sakata gelmek...
Sakata geldik...
PARTİ ZANnettik cenazeymiş...
Bu adam kokuyor.
26 Ağustos 2008 Salı
RESMİ DERGİLER
Pankartlar
20 Ağustos 2008 Çarşamba
19 Ağustos 2008 Salı
Ve maç başladı...
Bu nakaratların benim için manasız kaldığı günler yaşıyorum. Yeni bir can katıldı aramıza. Yeğenim Mert 16 Ağustos'ta merhaba dedi hayata. Tarifsiz seviçlere, mutluluk gözyaşlarına boğarak bizleri.
Günlerdir hayatla olan maçının başlama vuruşunu görebilmek için bir yerlere gitmiyor, gelecek doğum haberini bekliyordum. Nihayet maçın yeri ve saati cuma akşamı belli olmuştu. Cumartesi sabahı saat 9:30 da Karataş Hastanesi'nin koridorlarınca yankılanan çığlık Mert bebeğin hayat maçının başladığının habercisiydi.
Basının inanılmaz ilgisi vardı bu karşılaşmaya. Eline video kamerasını ,telefonunu alan yakınları bu anlardan tek bir kare bile kaçırmak istemiyordu. Maçın daha ilk saniyeleriydi ama bu maçın tartışmasız tek yıldızı O'ydu. O da bunun farkında olacak ki en güzel çığlıkları atıyor, en güzel tekmeleri savuruyordu. Bu kadarı bile izleyenleri büyülemeye yetmişti. Tüm tribünler sevinçten ağlıyor birbirine sarılıyodu.
Bilmeyenler yada yaşamamış olanlar için tarif etmeye çalışayım. Hani Semih'in son saniye golü vardıya Avrupa Şampiyonası'nda Çeklere attığı. Böyle bir golü Dünya Kupası finalinde galibiyet golü olarak attığımızı düşünün ve bunu en az bir 50 ile çarpın. Sanırım hissedeceklerinize yaklaşabilirsiniz. Abartmadığımı bu mutluluğu yaşamışlardan teyit edebilirsiniz.
İşte böyle keyifler yaşıyorum şu aralar. Biraz da ihmal ettim blogu. Bu yazıyla da paylaşmak istedim mutluluğumu sizlerle. Her zaman yazdık söyledik "Hayat fena halde futbola benziyor. " Ama şunu da söyledik hep "Hayat sadece futbol demek değildir."
Tüm sevinçlerimizin futbolla sınırlı kalmaması dileğiyle. Hayat maçını kazanman dileğiyle Mert bebek.
Dayın MAGNET
14 Ağustos 2008 Perşembe
İYİ, KÖTÜ, ÇİRKİN
Fenerbahçe topu ilerde ne Semih’le ne de Güiza ile buluşturamıyor, çok fazla pas hatası yapıyordu. İlk yarının sonlarına doğru Partizan’ın temposu düşmeye başlarken Fenerbahçe üzerindeki paniği biraz olsun atmış ayağa pas yapmaya çalışan bir görüntüye bürünmüştü.34’ te Güiza’nın kafası, 39’da ise Carlos’un sert şutu golün habercisi gibiydi. Son sözü kaptan Alex söyledi. 45. dakikada topu şık hareketlerle ceza alanına taşıyan Alex, penaltı yaptırtmayı ve bunu gole çevirmeyi başarmıştı. Bu gol bizi kâbustan, Sırpları da rüyadan uyandıran gol oluyordu. Golü atabileceğimiz en iyi dakikada atmıştık. Devreyi 2–0 önde tamamlamayı bekleyen rakibe son dakikada golü atarak soyunma odasına moralli giden Fenerbahçe oluyordu. İlk yarıda saha kenarında öfkesini sezon başından beri sabırsızlıkla beklediğimiz Aragones’in soyunma odasında neler söylediğini merak etmiyor değilim.
Volkan’ın hatalı çıkışlarına kötü bir Gökhan ve Kazım, etkisiz bir Uğur da eklenince Fenerbahçe kanatlardan bir türlü gelemedi. Maçta iyi olan ise Aragones’in bunları çok çabuk fark edip doğru oyuncu değişiklikleriyle müdahalesiydi. Semih’in yerine Maldonado’yu alarak tek forvete dönüp orta sahayı beşlemesi akıllıcaydı. Semih mi Güiza mı çıkmalıydı sorusunun cevabı Aragones’te her zaman “gol atan sahada kalır” olacak gibi görünüyor. Kazım’ın yerine Burak’ın oyuna girmesi de orta sahadaki direnci artırınca maçın bu dakikadan sonra aleyhimize dönmesi pek mümkün görünmüyordu. Ancak Burak’ın bu formayı daha uzun süreler alarak giyebilmesi için daha derli toplu bir görüntü vermesi gerekiyor. Tuncay’ın ilk sezonundaki savrukluğunu hatırlattı bizlere. Uğur’la Emre’nin yer değiştirmesi de olası bir ön libero transferinde Emre’nin ortanın solunda da oynayabileceğinin işaretlerini verdi.
Sorulacak Sorular
Geçen sene şampiyon olmuş bir kadrodan Song dışında ciddi bir kayıp vermemişken (Hakan Şükür’ü yazmıyorum. Son iki sezondur herkes futbolu bırakmasını bekliyordu) takıma 6 yeni transfer yapmanız bu seneki hedefin geçen seneden daha büyük olduğunun işaretidir. Kağıt üzerinde böyle görünse de dün gece maça başlayan onbirde Meira dışında yeni isim olmaması düşündürücü. Sakatlıklardan şikayetçi Galatasaraylılar Kewell’ın sakat transfer edilmediği yada Linderoth’un geçtiğimiz sezonki sakatlığından tamamen kurtulmadan çalışmalara başladığından ne kadar eminler. Şu sakatlık konusunda kafama takılan bir nokta da Servet iyileşebiliyorsa ( sakat sakat oynadığı için hasar her seferinde büyümüştü) diğerlerinin sakatlık sürelerinin bu kadar uzaması akla başka sorular getiriyor.
Aykut ve Orkun’un üzerine Sanctis’i transfer edip böyle bir maça yetiştiremiyor olmak bir yana, Aykut’a “Ağzınla kuş tutsan kale Sanctis’in” muamelesi yaptıktan sonra bu maçtan iyi bir performans sergilemesini beklemek hayalcilikten öteye gitmez. Zaten Aykut’ta bizi yanıltmayan bir performansla maçı tamamladı. Asla kötü bir kaleci değil ama yaptığı hatada üzerindeki baskı ve moralsizliğin de etkisi olduğunu düşünüyorum.
Maça Emre Güngör, Emre Aşık, Servet, Meira ve Hakan Balta gibi beş stoperle başlayıp 12 dakikada 2-0 geriye düşmek defans yapabilmenin defans oyuncularının sayısının çok olmasıyla alakalı olmadığını bir kez daha gösterdi. Orta sahada basmayan bir Hasan ve kötü bir Mehmet olunca rakibin Galatasaray kalesine gelmesi kolaylaştı. Bu kadar sakat orta saha oyuncusu varken her iki yönünü çok iyi kullandığı Rıdvan Dilmen’ce defalarca vurgulanan Ayhan’ın maça yedek başlaması hatta oyuna girememesini anlamaya benim futbol bilgim yetmedi. O da mı sakat diyeceğim ama yuh artık.
Lincoln için ayrı bir yazı yazmam farz oldu. Geldiği günden beri yıldız muamelesi gören, Alex’le kıyaslanan bu futbolcunun iki sezondur ne yaptığını biri bana izah etsin yazı yazmayı bırakacağım. Maçın başlamasıyla her pozisyonda kendisini yere bırakmaya hazır bir görüntü sergileyince belki de penaltı olan pozisyonu hakem es geçti. O pozisyonda Nonda yada Arda olsaydı hakem bekli de çoktan çalmıştı düdüğü. Lincoln’ün o pozisyonda vurmayı düşünmeyip düşürülmeyi beklemesi Galatasaray’ı galibiyetten etti. Bu saatten sonra Lincoln’süz Galatasaray hem daha az hayal kırıklığı hem de daha disiplinli bir Galatasaray demek olacaktır.
Her şeye rağmen bir hezimetten maçı 2-2 ye getirmiş olmaları ikinci maç öncesi az da olsa bir ümit bıraktı Galatasaraylılara. İkinci maçta gözler bir Hagi değil bir Mustafa Denizli mucizesi arayacak.
13 Ağustos 2008 Çarşamba
Lütfen Poşetiyle Atınız.
Pekin 2008
11 Ağustos 2008 Pazartesi
Gamsız
İbo Şov
9 Ağustos 2008 Cumartesi
Laura Esposto
2008-09 sezonu Beşiktaş JK
8 Ağustos 2008 Cuma
08.08.08 Çılgınlığı
7 Ağustos 2008 Perşembe
TEPKİ
Wellcome to Türk Telekom Hell
Türk Telekom ayrıca, Ali Sami Yen Spor Kompleksi icinde inşaatı süren yeni Stat Proje’mize de ismini veriyor. Böylece Avrupa’nın en iyileri arasında gösterilen yeni stadımız, açılışından itibaren 10 yıl süreyle Türk Telekom Stadı adıyla anılacak."
Durumu, kulübe yılda 6,5 milyon eurodan 10 yılda 65 milyon euro gelir getiren harika bir sponsorluk anlaşması diyerek açıklamaya çalışmak çokta mümkün değil. Söz konusu durum ne formanızın üzerinde yazacak yeni bir logo ne de amatör bir şubenize isim verecek bir sponsor. Bu kulübün kurucu ve ilk sporcularından Ali Sami Yen'in adını taşıyan stadın ismini değiştiriyorsunuz. En basitinden artık ülkede kurucusunun adıyla anılan bir stadımız olmayacak. En azından 10 yıl.
Üzerine şarkılar yazılan, dünya devlerini dize getirdikleri için cehennem olarak anılan Ali Sami Yen artık Türk Telekom Stadı olarak mı anılacak. Rakipleri telefon faturasıyla mı korkutacaklar. Futbolun artık bir endüstri olduğu gerçeğini kabul ediyorum. Avrupa devleriyle yarışabilmenin ekonomik güçten geçtiğini de savunanlardanım. Ama paraya çevrilmeye çalışılan şey bir kulübün 100 yılı aşan tarihi. Bu durum ezeli rakibimde olsa canımı acıtıyor. Kulüp yöneticileri yılda 6.5 milyon Euro kazanabilecekleri başka bir proje üretemiyor mu? Benim ilk aklıma gelen daha iyi organize edilmiş bir ürün pazarlamasıyla bile bu rakamlara yakın gelir elde edilebileceği.
Hani Türkiye'nin aslında en zengin kulübüydü Galatasaray. Mevcut gayrimenkullerini değerlendirmek yerine neden bu isim değişikliği. Hani bazı şeylerin değeri para ile ölçülmüyordu bu kulüpte. Daha çok para veren bulunsa bu stada canımızın istediği ismi verebilecek miyiz yani. Galatasaraylı dostlarla bu konuda daha konuşmadım. Ne düşünüyorlar bilmiyorum. Ama Fırat'ın şu cümleleri kulağımda çınlıyor şimdi. "Ben taraftarım. Kulübün kasasındaki parayla, bu sezon ne kadar kar ettiğiyle değil kazandığı kupalarla övünürüm." diyordu. Bu durum karşısındaki fikrini en çok merak ettiklerimin başında geliyor.
Bu yazı birilerini kızdırmak için yazılmadı. Birileri çıkıpta Telsim,Migros tribününden bahsetmesin yada Fenerbahçe Ülker'den. Beni rahatsız eden her geçen gün değerlerimizi kaybediyor olmamız ve bunu giderek pervasızca yapıyor olmamız. Böyle bir kararı kulüp yöneticileri sadece kendi başına verebilir mi? 100 milyon Euro'ya pembe-mor forma giyilir mi?
6 Ağustos 2008 Çarşamba
Kuşbakışı İnönü
2 Ağustos 2008 Cumartesi
1 Ağustos 2008 Cuma
RAILWAYS CUP
ŞAMPİYONLAR LİGİ 3. ÖN ELEME TURU EŞLEŞMELERİ
Vitoria Guimares - Göteborg / Basel
Shakhtar Donetsk - Domzale / Dinamo Zagreb
Schalke 04 - Atletico Madrid
Aalborg / Modrica - Rangers / Kaunas
Barcelona - Beitar Jerusalem / Wisla Krakow
Levski Sofya - Anderlecht / BATE
Standard Liege - Liverpool
İnter Bakü / Partizan - Fenerbahçe / MTK
Twente - Arsenal
Spartak Moskova - Drogheda / Dinamo Kiev
Juventus - Tampere / Artmedia
Brann / Ventspils - Marsilya
Fiorentina - Slavya Prag
Galatasaray - Steaua Bükreş
Panathinaikos / Dinamo Tiflis - Sheriff / Sparta Prag
Şampiyonlar Ligi'nde 3. ön eleme turunda ilk maçlar 12-13 Ağustos'ta, rövanşları ise 26-27 Ağustos'ta yapılacak.