19 Ağustos 2008 Salı

Ve maç başladı...

"Ne bir kızı sevmek ne de bir okul bitirmek. Tek derdim seni şampiyon görmek.."

Bu nakaratların benim için manasız kaldığı günler yaşıyorum. Yeni bir can katıldı aramıza. Yeğenim Mert 16 Ağustos'ta merhaba dedi hayata. Tarifsiz seviçlere, mutluluk gözyaşlarına boğarak bizleri.

Günlerdir hayatla olan maçının başlama vuruşunu görebilmek için bir yerlere gitmiyor, gelecek doğum haberini bekliyordum. Nihayet maçın yeri ve saati cuma akşamı belli olmuştu. Cumartesi sabahı saat 9:30 da Karataş Hastanesi'nin koridorlarınca yankılanan çığlık Mert bebeğin hayat maçının başladığının habercisiydi.

Basının inanılmaz ilgisi vardı bu karşılaşmaya. Eline video kamerasını ,telefonunu alan yakınları bu anlardan tek bir kare bile kaçırmak istemiyordu. Maçın daha ilk saniyeleriydi ama bu maçın tartışmasız tek yıldızı O'ydu. O da bunun farkında olacak ki en güzel çığlıkları atıyor, en güzel tekmeleri savuruyordu. Bu kadarı bile izleyenleri büyülemeye yetmişti. Tüm tribünler sevinçten ağlıyor birbirine sarılıyodu.

Bilmeyenler yada yaşamamış olanlar için tarif etmeye çalışayım. Hani Semih'in son saniye golü vardıya Avrupa Şampiyonası'nda Çeklere attığı. Böyle bir golü Dünya Kupası finalinde galibiyet golü olarak attığımızı düşünün ve bunu en az bir 50 ile çarpın. Sanırım hissedeceklerinize yaklaşabilirsiniz. Abartmadığımı bu mutluluğu yaşamışlardan teyit edebilirsiniz.

İşte böyle keyifler yaşıyorum şu aralar. Biraz da ihmal ettim blogu. Bu yazıyla da paylaşmak istedim mutluluğumu sizlerle. Her zaman yazdık söyledik "Hayat fena halde futbola benziyor. " Ama şunu da söyledik hep "Hayat sadece futbol demek değildir."

Tüm sevinçlerimizin futbolla sınırlı kalmaması dileğiyle. Hayat maçını kazanman dileğiyle Mert bebek.

Dayın MAGNET

Hiç yorum yok: